Türkiye’deki animasyon sanatının kökenini Karagöz-Hacivat’a, yani gölge oyununa bağlamak mümkün. Gölge oyunuyla animasyon tekniği karşılaştırılacak olursa ikisinde de model hazırlandığı ve bu modele hareket kazandırıldığı görülür. Türkiye’de yüzyıllardır gölge oyunuyla eğlenceler düzenlenmesine karşın animasyon yapımına başlanması oldukça geç bir döneme rastlar. Dünyadaki animasyon tarihine bakıldığında Türkiye’de bir animasyon sektörünün ortaya çıkmasında da oldukça geç kalındı.
1930’lu
yıllarda Disney ve çağdaşı olan sanatçıların filmlerinin Türkiye sinemalarında
gösterime başlamasıyla karikatür sanatçıları, animasyon sinemasına ilgi duymuş
ve bu alanda çalışmalar başlatmışlardır (Hünerli, 58). Bu noktada karikatür
sanatçılarının Türkiye’deki çizgi filmin temellerini attığının altını çizmek
gerekir. Türkiye'de ilk çizgi film denemeleri 1947–1949 yıllarında Vedat Ar’ın
verdiği bir kursla başlamıştır. Ar’ın, 1947 yılında kurstaki on beş öğrencisiyle
birlikte yaptığı üç dakikalık “Zeybek Oyunu” adlı çalışması Türkiye’nin ilk
animasyon filmidir (Onaran, 196). (Not: TRT Çocuk 23 Nisan Uluslararası Çocuk ve Medya Kongresi'nin ikincisinde Eskişehir Üniversitesi Animasyon Bölüm Başkanı Fethi Kaba, Türkiye'deki ilk animasyonun 1932 yılında Cemal Nadir Gürsel tarafından yapıldığını ancak tamamlanmadığını söylemiştir.)
1940’lı yıllarda sinemalarda gösterim öncesi reklam filmlerinin çekilmeye başlanmasıyla animasyon yapımları talep edilmeye başlanmış. Talepler sonucu İstanbul Reklam Ajansı karikatür sanatçılarını bünyesinde toplayarak çizgi filmler hazırlamış. Kısa bir sürede hazırlanan bu basit filmler oldukça ilgi görmüş. Bu yıllardan sonra yurt dışına giderek çizgi film konusunda eğitim alan sanatçılar daha sonra Türkiye’ye dönerek bilgi ve tecrübelerini aktarıp animasyon yapım stüdyolarının kurulmasına ön ayak olmuşlar. Animasyon sanatçıları arasında Ferruh Doğan, Oğuz Aral, Tonguç Yaşar, Orhan Büyükdoğan gibi isimler bulunuyor.
1940’lı yıllarda sinemalarda gösterim öncesi reklam filmlerinin çekilmeye başlanmasıyla animasyon yapımları talep edilmeye başlanmış. Talepler sonucu İstanbul Reklam Ajansı karikatür sanatçılarını bünyesinde toplayarak çizgi filmler hazırlamış. Kısa bir sürede hazırlanan bu basit filmler oldukça ilgi görmüş. Bu yıllardan sonra yurt dışına giderek çizgi film konusunda eğitim alan sanatçılar daha sonra Türkiye’ye dönerek bilgi ve tecrübelerini aktarıp animasyon yapım stüdyolarının kurulmasına ön ayak olmuşlar. Animasyon sanatçıları arasında Ferruh Doğan, Oğuz Aral, Tonguç Yaşar, Orhan Büyükdoğan gibi isimler bulunuyor.
1951–1957 yılları arasında renkli
olarak gerçekleştirilen ve Türkiye’nin ilk uzun
metrajlı film projesi olan “Evvel Zaman
İçinde”, banyo işlemleri için gönderildiği Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) kaybolmuş (Onaran, 196). Animasyon alanında önemli adımların atıldığı
bu yıllarda onca emeğin boşa gitmesi sektör üzerinde
olumsuz etkiler yaratmış.
Bu filmden geriye
beş dakikalık siyah beyaz çekilmiş dans eden bir kadının görüntülerinin yer aldığı bir bölüm kalmıştır (aktaran Hünerli, 58–59).
Türkiye’de 1960’lı
yıllarda Filmar, İstanbul
Reklam, Kare Ajans, Karikatür Ajans, Radar Reklam, Stüdyo Çizgi, Canlı Karikatür, Ajans Bulu,
Sinevizyon, ve Artnet gibi
ajanslar ve stüdyolar reklamlardan
kazandıkları paralarla kısa ya da uzun metrajlı animasyon filmleri üretmişler (Hünerli, 59).
70’li yıllar
Bu yıllarda Derviş Pasin, Ateş Benice, Tonguç
Yaşar, Erim Gözen, Tunç İzbek, Emre Senan,
Ali Murat Erkorkmaz, Cemal Erez, Meral Erez ve Ruhi Görüney gibi animasyon sanatçıları
başarılı işlere imza atmış.
Tonguç Yaşar, Sezer Tansu’yla birlikte hazırladığı "Amentü Gemisi Nasıl Yürüdü" adlı kısa metraj çizgi film ile 1972 yılında 3. Altın Koza Film Festivali’nde özel ödül kazanmış. Daha
önceki çalışmalardan oldukça farklı
olan bu çalışmada Kur’an-ı
Kerim’den çıkartılan bir ayetin “Amentü billah! Ve bima cae min indillah!” ibarelerinin küreklerle çekilen bir gemiye
benzetilmiş figürasyonunun harekete
geçirildiği gösterilmekte (Onaran, 197). Ayrıca bu film dokuz yüz filmin katıldığı 9. Annecy Çizgi
Film
Şenliği’nde ön elemeyi geçerek gösterilmeye değer bulunan ilk Türkiye çizgi filmi olmuş (www.gorselsanatlar.org).
İtalya’da canlandırma
sineması eğitimi alan
Meral Erez, “Il Gatto” (Kedi) animasyonuyla 1978 yılında düzenlenen Balkan
Film Şenliği’nin Ulusal Kısa Film Yarışması’nda
birincilik ödülü almış. Meral ve Cemal Erez, 1981 ve 83 yıllarında yaptıkları Les Cordes (İpler) 1985 yılında Marly-le Roi Kısa Film Şenliği’nde ödül almışlar.
Karikatürist Tan Oral, 1969’da yaptığı “Sansür” adlı animasyon filmi ile TRT Kültür
ve Sanat
Bilim Ödülleri Kısa Film Yarışması’nda birincilik ödülü, 1975 yılında Akşehir Nasrettin Hoca Canlandırma Film Yarışması’nda büyük ödülü kazanmış
(Hünerli, 64). Tan Oral, Tonguç
Yaşar ile birlikte bu tür deneysel
filmler üreterek Türkiye
çizgi filminin sanat
ve estetik açısından gelişmesine büyük katkılar sağlarken animasyon filminin sadece reklam filmi olmadığını da ortaya
koymuş.
80’li yıllar
1980’lerin başında Türkiyeli animasyon
sanatçılarının yurt dışındaki
şenliklerde gösterime katıldığı
ve ödüller aldığı
görülüyor. 1980’de Ateş Benice’nin “Stereo” filmi Zagrep Canlandırma Filmleri Şenliği’nde
gösterilmiş, aynı film ertesi yıl Portekiz’in Espinho
kentindeki bir yarışma
için özel çağrı alarak gösterime girmiş (aktaran Atan 40). Bahattin Alkaç’ın
“Tombişin Öyküsü” adlı çizgi filmi 1980’de Almanya’da katıldığı bir yarışmada övgüye değer bulunmuş. Ali Murat Erkorkmaz’ın “Quick Case” isimli çalışması
ise 1983’te Annecy Canlandırma Film Festivali’nde 350 film arasında ilk ona girmiş.
Televizyonun yayın hayatına girmesi ve
televizyonun reklam filmleri yayınlamaya başlaması ile birlikte çizgi
filmlere ikinci kez talep
artışı yaşanmış. TRT, Türkiye yapımı çizgi filmlere yer vermeye başlamıştır. 1984’te Derviş Pasin ve Ateş Benice’nin
kurduğu Pasin-Benice Stüdyoları, TRT için “Tomurcuk”, “Süper Civciv”, “Evliya
Çelebi”, “Karınca Ailesi”,
“Ece ile Yüce” gibi birçok film çekilmiş. Beş dakikalık ve yetmiş
beş bölümden oluşan “Karınca Ailesi”
ilgi görmüş ve yurtdışı pazarında da
gösterime girmiş (aktaran
Hünerli, 65).
1980’li yılların ikinci yarısında ise Çizgi Reklam, Tunç
İzberk Stüdyosu, Tele Çizgi, Animatek, Ajans
Blu, Artnet gibi birçok stüdyo çeşitli
devlet kurumları için eğitici
ve öğretici animasyon filmleri yapmaya başlamış (Hünerli, 66).
Dede
Korkut Hikâyeleri’nden alınarak çizgi filme aktarılan 50 dakikalık “Boğaç Han” Türkiye’nin ilk uzun metrajlı
filmidir. Bu film Pasin-Benice Stüdyosu’ndan Derviş Pasin tarafından 1988 yılında yapılmış.
Ankara’da 1988 yılında Bahattin Alkaç’ın kurduğu Damla Animasyon, Kültür Bakanlığı için “Deli Dumrul”u ve TRT için de birçok çizgi filmi yapmış. 1989’da yine Bahattin Alkaç
tarafından kurulan Denge Animasyon; TRT, Kültür Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yanı sıra Türkiye’deki birçok kurum için animasyonlar hazırlamış. Ayrıca Almanya, Avusturya, Amerika, Arabistan,
Fransa ve İspanya için birçok animasyon filmi de üretilmiş.
Animasyon sektörünün Türkiye’de yeterinde gelişmemiş olmasının nedenlerinden biri de animasyon eğitimine gerekli
önemin verilmeyişidir. 1984 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesinde animasyon dersleri verilmeye başlansa da animasyon eğitiminin sadece bir
dersle verilmesinin mümkün
olmadığı açık. 1988
yılına gelindiğinde Anadolu Üniversitesi
Uygulamalı Güzel Sanatlar Okulu’nda
çizgi film eğitimi hakkında
ilk ciddi çalışmalar
yapılmaya başlanmış. 1988 ve 89
yıllarında Anadolu Uluslararası Çizgi Film Festivali yapılırken 1989 yılında ilk çizgi
film semineri gerçekleştirilmiş.
90’lı Yıllar
TRT’de
1990 yılında gerçekleşen bir yolsuzluk gerekçe
gösterilerek çizgi film yapımı için verilen destek geri çekilmiş
ve Türkiye
animasyon sineması büyük
bir darbe almış. Animasyon stüdyoları TRT’nin bu
alandan çekilmesi üzerine ekonomik
gücünü yitirmeye başlamış ve birçoğu kapanmak zorunda kalmış (aktaran Hünerli, 65).
Türkiye’deki ilk animasyon bölümü, 1990 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Çizgi Film (Animasyon) Bölümü
adı altında kurulmuş. Böylece
animasyon eğitimi alanında önemli
bir adım atılmış.
Bu yıllarda
Kültür Bakanlığı, Türk kültürünü tanıtmaya yönelik “Dedem Korkut”, “Manas Destanı” ve “Ak Tay” gibi çizgi filmler yaptırmış (Atan 33). Ayrıca bu yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı da çocuklara dinî ve millî değerleri
aktarmak adına “Bir Hikâye Bin Ders”, “Küçük Mücahit”, “Bosna Alevler İçinde” ve “Nasreddin
Hoca” gibi çizgi filmler üretilmesini istemiş.
1993’te Türkiye’de çizgi
film yapım sanatçılarını mesleki anlamda bir araya getirmek için Çizgi Filmciler Derneği kurulmuş. Dernek, Türkiye’de çizgi film sanatını
geliştirmek, çizgi filmciler arasında iletişim
kurmak, uluslar arası etkinlikler konusunda bilgilendirmek ve Türk
kültürünü çizgi film vasıtası ile çocuk ve
gençlere tanıtmak amacını taşıyor.
Türkiye’de animasyonun gelişmesiyle birlikte animasyon sanatçıları yurt dışındaki birçok büyük stüdyoda çalışmaya başlamış. Bunların en başında Tahsin Özgür gelmekte. Walt Disney’de çalışan Özgür, Tarzan (1997), Herkül
(1999)
ve Asteriks’te (1994) animatör olarak görev almış. Şahin Ersöz
ise Walt Disney’in storyboard sanatçısı
olarak Herkül (1997) ve Balto’da (1995) görev almış.
2000’li Yıllar
Anadolu Üniversitesi’nden sonra 2005 yılında Maltepe Üniversitesi’nde ve 2006 yılında Kütahya Üniversitesi’nde Çizgi Film- Animasyon Bölümü açılmış.
Animasyon sektöründe çalışacak sanatçıların mesleki eğitimlerini üniversite öğrenimi sürecince almaları sektöre hazırlanmaları açısından önem taşıyor. Hem böylelikle animasyonla ilgilenenlerin çok daha
erken yaşlarda bu mesleği seçmeleri ve deneyim kazanmaları da sağlanıyor.
1 Kasım 2008’de Türkiye’nin ilk yerli çocuk kanalı, TRT Çocuk’un yayına girmesiyle birlikte gelişmekte olan animasyon sektörü yeni bir döneme
girmiş. Ardından
2011’de kabul edilen “Radyo ve Televizyon Kurulu ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun”unda yer alan “Genel
ve tematik içerikli
yayın
yapan televizyon
kuruluşlarının, çocuk yayınlarında çizgi filmlere yer vermeleri hâlinde,
çizgi filmlerin en az yüzde yirmisinin, diğer çocuk
programlarının en az yüzde kırkının Türkçe dilinde üretilmiş
yapım olması ve Türk kültürünü yansıtması zorunludur” maddesi (14. Madde)
ile birlikte yerli yapım çizgi
film üretiminin devlet
tarafından destekleneceği
duyurulmuş. Bu gelişmeler doğrultusunda yeni animasyon stüdyoları açılmış ve bu
stüdyolarda yerli yapımlar
üretilmiş.
2009 yılında Türkiye’nin ilk üç boyutlu çizgi film serisi “Keloğlan”, Animax
Animasyon Stüdyoları tarafından yapılarak
TRT Çocuk kanalında yayınladı. İki sezon boyunca gösterilen “Keloğlan”, 2012’de reelle
animasyonun birleştirildiği
yeni bölümlerle ekranlara geldi.
Said
Nursi’nin hayatını anlatan animasyon
filmi “Allah’ın Sadık Kulu”, motion capture (hareket yakalama) tekniğiyle Türkiye’de
yapılmış ilk uzun metraj animasyon filmi.
Yönetmenliğini Esin Orhan’ın
yaptığı film üç buçuk
yıllık bir yapım
sürecinden sonra 2011’de gösterime girdi.
Bu yıllarda birçok animasyon sanatçısı,
bilinen animasyonlarda ve filmlerin görsel
efektlerinin yapımında yer almış. Çoşku
Özdemir görsel efekt sanatçısı olarak
Lucas Film, Dreamworks Animasyon ve Blue Sky Stüdyoları’nda çalışmış. Avatar (2009), Buz Devri 2 (2009), Transformers 2 (2009), Karayip
Korsanları 3 (2007), Madagaskar 2 (2008),Iron Man 2 (2010), Son Havabükücü (2010) gibi filmlerde görev alan Özdemir,
2010
yılında Türkiye’de Robotika Film’i kurarak animasyon ve görsel efekt alanında dünya
standartlarında işler üretmeyi
hedefliyor.
Dreamworks’de çalışan animatör
Onur Yeldan da Arı Filmi (2007), Shrek:
Sonsuza Dek Mutlu (2010) ve Çizmeli Kedi (2011) gibi bilinen animasyonlarda yer almış. Hacivat
Karagöz Neden Öldürüldü (2006), Narnia Günlükleri: Prens
Kaspiyan (2008), Titanların
Savaşı (2010), Harry Potter ve Ölüm Yadigarları (2011) gibi filmler de animatör
Arslan Elver’in çalıştığı filmler
arasındadır.
TRT Çocuk’a çalışan animasyon stüdyolarının
yanı
sıra 2000’li yıllarda
açılan Raatsız Animasyon Stüdyosu, Gentlemen Visuals, Robotika Films, Anima Animasyon Stüdyosu,
Lighthouse Visual Effects,
Cherrycherry Animation, Animanya Animasyon, Arca Medya gibi
birçok stüdyo animasyon çalışmalarını
sürdürüyor.
Not: Bu yazım Bilişim Dergisi'nin 147. sayısında ve Tasart Dergisi'nin 7. sayısında yayımlandı.
Bilişim dergisi için: Animasyonun Dünü ve Bugünü
Tasart Dergisi için: Animasyonun Dünü ve Bugünü
Bilişim dergisi için: Animasyonun Dünü ve Bugünü
Tasart Dergisi için: Animasyonun Dünü ve Bugünü
Kaynakça:
Atan, Uğur. “Çizgi Filmin
Türkiye’deki Tarihi Gelişimi”. Animasyonun Kültür Aktarımındaki Yeri.
Basılmamış Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi, 1995.
Hünerli, Selçuk. Canlandırma Sineması Üzerine. İstanbul: Es Yayınları, 2005.
Onaran, Alim Şerif. Türk Sineması (Cilt I). Ankara: Kitle Yayınları,
1999.
http://cizgilifilm.blogspot.com/2007/05/izgifilm-sanatlar.html
http://eskicizgifilmlerim.blogspot.com.tr/ (Bir Hikâye Bin Ders gazete kupürü)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder