banner

20 Kasım 2014 Perşembe

Filmler Erkekliği Nasıl Öğretiyor?


Colin Stokes, TED'te How Movies Teach Manhood (Filmler Erkekliği Nasıl Öğretiyor?) başlıklı bir konuşma yaptı. Filmlerin özellikle erkek çocuklarına nasıl mesajlar verdiğini ve filmlerde savaşan, sorunları şiddet yoluyla çözen, aciz konumdaki kızı kurtarmaya çalışan ve kızı kurtarıp onu elde edince ne yapacağını bilemeyen -ki tüm amacı kızı kurtarmaktı- bir erkek figürü oluşturulduğunu vurguladı. 


Günümüzde kadınların erkekler tarafından cinsel saldırılara maruz kalma oranının giderek arttığına dikkat çekerken çocuklarımıza filmler aracılığıyla neler öğretiyoruz diye sordu. Bechdel Testi'nden de söz eden Stokes, filmdeki karakter seçimlerinin ve diyalogların aslında ne kadar önemli olduğunu belirtiyor. Özellikle çocuklara yönelik animasyon senaryosu yazanlar hikâye ve senaryo üzerinden çocukları nasıl olumlu yönde etkileyebileceklerinin ipuçlarını bulabilir.
Altyazı kısmından Türkçeyi seçebilirsiniz. Videoyu izlemeyecek olanlar için notlar ve linklerle birlikte aşağıya çevirisini ekledim. İyi okumalar:)

Biliyor musunuz, baba olmanın en sevdiğim kısmı izleyebildiğim filmler. En sevdiğim filmleri çocuklarımla paylaşmaya bayılıyorum ve kızım dört yaşındayken "Oz Büyücüsü"'nü birlikte izledik. Onun hayal gücüne aylarca hükmetti. En sevdiği karakter Glinda idi tabii ki. Parlak elbiseler giymesi için ve sihirli değnek taşıması için harika bir mazeret oldu. Ama filmi yeteri kadar izlerseniz, ne kadar olağandışı olduğunu fark ediyorsunuz. 


Günümüzde çocuklarımızı bir tür muhteşem bir fantazi-endüstriyel-kompleksinde yetiştiriyoruz. Ama "Oz Büyücüsü" tek başına duruyor. Bu eğilimi o başlatmadı. Kırk sene sonra bu eğilimin tutulması, başka bir film ile oldu, ilginçtir ki bu filmde de metal bir adam ve türlü bir adam düşmanın nöbetçisi olarak giyinmiş bir kızı kurtarıyordu. Neden bahsettiğimi biliyor musunuz? Evet.
Şimdi, bu iki filmin arasında büyük bir fark var. "Oz Büyücüsü" ve bugünlerde izlediğimiz filmler arasında birkaç büyük fark var. Bunlardan biri "Oz Büyücüsü"nde çok az şiddet olması. Maymunlar biraz agresif, elma ağaçları da. Ama eğer "Oz Büyücüsü" bugün yapılsaydı, bence büyücü derdi ki "Dorothy, sen kehanetin öngördüğü kurtarıcısın. Sihirli ayakkabılarını Kötü Cadı'nın bilgisayarla yaratılmış ordularını yenmek için kullan." Ama böyle olmuyor.

"Oz Büyücüsü"nü eşsiz yapan başka bir şey de bence bütün görkemli ve bilge hatta kötü karakterlerin kadın olması. Bunu fark etmeye kızıma "Yıldız Savaşları"nı gösterirken başladım yıllar sonra ve durum çok farkıydı.


Artık bir de oğlum vardı. O sadece üç yaşındaydı. Aslında filmi izlemeye davetli değildi, daha çok küçüktü. Ama ikinci çocuktu, denetim seviyesi de dibe vurmuştu. Böylece içeri girdi ve film onun üzerinde sıkı bir iz bıraktı, anne ördeğin yavrusunda bıraktığı etki gibi ve onun filmde neler olduğunu anladığını sanmıyorum, ama kesinlikle içine çekiyordu. Ve neye daldığını merak ediyorum. Cesaret ve azim ve sadakat temalarını fark ediyor mu? Luke'un hükümeti devirmek isteyen orduya katıldığını anlıyor mu? Yoksa Beru Teyze ve havalı ama bütün bir film boyunca sadece bekleyip filmin sonunda doğduğu sihir ile evreni kurtaran kahramana teşekkür etmek için onu bir madalya ile ödüllendirip ona göz kırpan bir prenses dışında sadece erkeklerin olduğu bir evren mi görüyor?
Bunu 1939'un "Oz Büyücüsü" ile karşılaştıralım. Dorothy filmde nasıl kazanıyor? Herkesle arkadaş olarak ve bir lider olarak. Ben çocuklarımı böyle bir dünyada yetiştirmeyi tercih ederim Oz, değil mi? Erkeklerin savaştığı bir dünyada değil şu anda içinde olmak zorunda olduğumuz gibi. Neden bu kadar Güç var -- büyük G ile Güç -- çocuklarımızın izlediği filmlerde ve bu kadar az sarı tuğlalı yol?
Erkek şiddetli filmlerin kızlar üzerindeki etkileri hakkında bir sürü iyi makale var ve onları okumalısınız. Çok iyiler. Erkek çocukların bu filmlerden nasıl etkilendiklerine dair fazla bir şey okumadım. Kendi deneyimimden biliyorum ki Prenses Leia yetişkin dünyasında kullanabileceğim yeterli bir bağlam sağlamadı. Bu karma eğitimli yetişkin dünyasında. Sanırım bir ilk öpücük sahnesi vardı. Jeneriklerin çıkmasını bekledim çünkü film bitmişti, değil mi? Amacıma ulaştım, kızı elde ettim. Neden hâlâ buradayız? Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.
Filmler kötü karakteri yenmeye ve ödülünü almaya çok ama çok odaklı ve başka ilişkilere ve başka yolculuklara pek yer yok. Sanki bir erkek çocuğuysanız ahmak bir hayvansınız ve küçük bir kız çocuğuysanız, savaş kostümünüzü getirmelisiniz. Tabii birçok istisna var ve Disney prenseslerini önünüzde savunmaya hazırım. Ama bunlar erkek çocuklara bir mesaj yolluyor, onlar aslında hedef izleyici değil. Kız çocuklarına ataerkilliği nasıl yeneceklerini öğretmede çok iyi bir iş çıkarıyorlar, ama erkek çocuklarına ataerkilliği nasıl yeneceklerini gösteremiyorlar. Onların bir örneği yok. Ve bir de çocuklarımıza yeni hikâyeler yazan müthiş kadınlar var, Hermione ve Katniss her ne kadar enfes ve üç boyutlu da olsa bunlar hâlâ savaş filmleri. Tabii ki en başarılı film stüdyolarından biri klasik üzerine klasik çıkarmaya devam ediyor ve bunların hepsi bir erkeğin -çocuk ya da yetişkin ya da iki arkadaşın, ya da bir baba-oğlun veya bir kızı yetiştirmeye çalışan iki adamın yolculukları. Ta ki bu seneye kadar diye düşünüyorsunuz, "Cesur" filmi çıkana kadar. 
"Cesur"u hepinize tavsiye ediyorum. Eleştirmenler "Cesur" sinemalara geldiğinde ne dedi hatırlıyor musunuz? "Ah, Pixar'ın bir prenses filmi yaptığına inanamıyorum." Sizi durdurmasına izin vermeyin. Film çok iyi. (Ben Cesur'un çok iyi olduğunu düşünmüyorum. Bununla ilgili görüşlerimi "Cesur" (Brave): İmaj mı, Hikâye mi? başlıklı yazımda belirttim, isterseniz göz atabilirsiniz.)
Şimdi, bu filmlerin neredeyse hiçbiri Bechdel Test'ini geçemedi. Bilmiyorum bunu duydunuz mu. Daha moda olmadı ve alev almadı, ama belki bugün bir hareket başlatabiliriz.


Alison Bechdel bir çizgi roman çizeri ve 80'lerin ortasında bir arkadaşıyla izledikleri filmleri değerlendiren konuşmasını kaydetti. Ve çok basit. Sormanız gereken sadece üç soru var:
-   Filmde repliği olan birden fazla kadın karakter var mı? Bu standarda ulaşmayı deneyin.
-   Ve bu kadın karakterler filmde birbiriyle konuşuyorlar mı?
-   Ve bu konuşma ikisinin de hoşlandığı bir erkek dışında bir konu hakkında mı? Değil mi?
Varolan ve birbiriyle bir şeyler hakkında konuşan iki kadın. Bu oluyor. Bunu gördüm ve yine de bunu bildiğimiz ve sevdiğimiz filmlerde çok nadiren görüyorum.
Gerçekten, bu hafta çok kaliteli bir film olan "Argo"yu görmeye gittim. Değil mi? Oscar söylentisi, sinemada iyi iş yapıyor, herkesin aklındaki kaliteli bir Hollywood filmi. Bechdel testinde tamamen sınıfta kalıyor. Ve bence kalmamalı, çünkü filmin çoğunda, gördünüz mü bilmiyorum, ama filmin çoğu bir konsoloslukta çalışan kadın ve erkeklerin saklandığı bir rehine krizini anlatıyor. Filmde birkaç sahnede erkekler derin, endişeli bir şekilde konuşuyorlar saklandıkları yerde ve aktrislerden birinin en büyük an’ı kapıdan bakıp "Hayatım, yatmaya geliyor musun?" demek. Alın size Hollywood.
Gelin sayılara bakalım. 2011'de, en popüler 100 filmin sizce kaçında kadın başroldeydi? 11. Fena değil. Millet meclisine seçtiğimiz kadın yüzdesi kadar değil, bu iyi. Ama bundan daha büyük olan bir sayı var ve bu, bu salonu yıkacak.
Geçen sene, New York Times hükümetin yaptığı bir araştırmayı yayınladı. Sonucu şu. Amerika'da her beş kadından biri hayatlarının bir kısmında cinsel saldırıya uğruyor. Bunun popüler eğlence dünyasının suçu olduğunu düşünmüyorum. Çocuk filmlerinin bununla ilgisi olduğunu da düşünmüyorum. Müzik videolarının veya pornografinin bununla doğrudan bağlantılı olduğunu da düşünmüyorum. Ama bir şeyler ters gidiyor ve bu istatistikleri duyduğumda, düşündüğüm şeylerden biri bu çok fazla sayıda cinsel tacizci demek. Kim bu erkekler? Ne öğreniyorlar? Ne öğrenmiyorlar? Öğrendikleri hikâye erkek kahramanın işinin kötü karakteri şiddet ile yenip, sonra ödülü olan, arkadaşı olmayan ve konuşmayan kadını toplamak mı? Bunu mu öğreniyoruz?
Biliyor musunuz bir kız yetiştirme ayrıcalığına sahip bir ebeveyn olarak -tıpkı sizin de yaptığınız gibi- bu dünyayı ve bu istatistiği çok endişe verici buluyorum ve çocuklarımızı hazırlamalıyız. Elimizde "kız gücü" gibi araçlar var ve umuyoruz ki bunlar yardım edecek, ama merak ediyorum "kız gücü" onları koruyacak mı, aynı anda -aktif veya pasif bir şekilde- oğullarımıza "erkek güç"lerini sürdürmelerini öğretiyorken? Sanırım Netflix film listesi önemli işler yapabileceğimiz bir yer ve burada daha çok babalara sesleniyorum. Bence oğullarımıza erkekliğin yeni bir tanımını öğretmeliyiz.


Erkekliğin tanımı şimdiden ters düz olmakta. Siz de okudunuz, yeni ekonomi, bakıcı ve maaş kazanan rollerini değiştiriyor. Hepsini yerle bir ediyor. Oğullarımızın buna adapte olabilmek için birbirleriyle yeni ilişkiler kurabilmeleri için bir yola ihtiyaçları var ve bence gerçekten onlara göstermeliyiz, onlara nasıl gerçek bir erkeğin kız kardeşlerine güvenen ve saygı duyan biri olduğunu ve onlarla aynı takımda olduğunu ve kadınları kötüye kullanan kötü adamlara karşı geldiğini göstermeliyiz. 
Ve bence bizim görevimiz Netflix sırasında Bechdel Testi’ni geçen filmleri bulmaya çalışmak, tabii bulabilirsek ve gerçek cesaret gösteren kadın kahramanları aramak -ki oradalar ve insanları bir araya getiriyorlar- ve oğullarımızın o kadın kahramanlarla özdeşleşmelerine ve "Onların takımında olmak istiyorum" demelerine yardım etmek, çünkü onların takımında olacaklar. 


Kızıma "Yıldız Savaşları"nda en sevdiği karakter kim diye sorduğumda ne dedi biliyor musunuz? Obi-Wan. Obi-Wan Kenobi ve Glinda. 

Ortak noktaları ne bu iki karakterin? Belki sadece ışıltılı kıyafetleri değil. Bence bu insanlar uzman. Bence bu filmlerdeki iki karakter herkesten daha fazla bilgili ve bu bilgiyi başkalarıyla paylaşmayı seviyorlar ve başkalarının potansiyellerine ulaşmasına yardım ediyorlar. Evet, onlar birer lider. 
Kızım için böyle bir macerayı destekliyorum ve oğlum için böyle bir arayışı destekliyorum. Böyle daha fazla arayış ve macera istiyorum. Oğluma "Haydi git ve tek başına savaş" denen daha az macera ve görevinin bir takıma dâhil olup -belki de bir kadının yönettiği bir takıma- başkalarının daha iyi olmasına ve daha iyi insanlar olmasına yardım edeceği daha fazla macera, tıpkı "Oz Büyücüsü" gibi. Teşekkürler.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder