Dikkat! Çok ağır magazin içerir, ciddi festival haberi okumak isteyenler şu linklere
gidebilir: http://www4.dpu.edu.tr/tr/haber/oku/971/universitemizde-8.-ulusal-cizgi-film-ve-animasyon-festivali-duzenlendi
Festival
heyecanı başka bir heyecanmış, bunu Kütahya’da anladım. Çizgi film festivali
var, gelin dediler (birazcık biz de gelelim diye ısrar ettik sanırım:), büyük
bir heyecanla kalktık gittik.
Gitmeden
önce bu festival nedir, ne değildir diye araştırdım biraz. Tabii animasyon
sektörüne girdiğimden beri bu festivalden haberdardım ama detaylı bir bilgim
yoktu. İnternette görsellere bakarken “vaay” dedim, ne güzel bir festivalmiş
bu. Niye daha önce gitmedim diye hayıflandım açıkçası. Hele bir cosplay
yarışmaları var, şaşırdım kaldım.
7. Çizgi Film Festivali
7. Çizgi Film Festivali
Çok çılgın
öğrenciler var burada dedim. Meğer bunların yarısı da hocaymış. Üstteki
fotoğrafta kılıç tutan Mahmut Ayhan Hoca ve en üst fotoğrafta şirin şirin
gülümseyen Nazik Çiğdem Hoca’ya dikkat!
Farkında olmadan öyle güzel sohbetlere dalıyorsunuz ki, sanki 40 yıllık
arkadaşınız olup çıkıyorlar. Hele Nazik Hoca, tüm festival boyunca
yanımızdaydı. Öyle ağırladı ki bizi, iyice Kütahya’da yaşayabileceğimize
inandık, sanki bunun eve dönmesi yokmuş gibi. Bundan sonra festivale
gideceklere tavsiyem, çok bağlanmayın, sonra üzülürsünüz.
Festival
günü geldi çattı. Yolculuk sebebiyle TaleWorlds’ün sunumu kaçırdık. Dokuz Eylül
Üniversitesi’nden Ali Karatay’ınkine katıldık sonrasında. Bir de Yağız Hocam
vardı, öğrenciyken program kitabı yazmış falan. Eyvallah! Ali Hocam “Cinema 4D”
üzerine biraz konuştu. Program bilmenin işin % 5’i, % 10’u olduğunu, asıl işin
tasarımda ve yaratıcılıkta olduğunu vurguladı. Ama ilginçtir, sonrasında da
programı anlattı. Yağız Hocam da uygulamalı olarak deneysel bir şeyler
yaptı.
DPÜ GSF'de havalı
hareketler
Ertesi gün
de bizim sunum varmış meğer. Sağolsun organizatör ruhlu arkadaşım Arif Şen,
sunumumuzun Cuma olacağını söylemişti, ki programda Perşembe yazmasına rağmen.
Neyse ki hazırdık. Tabii karnımızı doyurup huzurlu bir uyku çekmemiz
gerekiyordu. Hemen kampüsten şehre indik. Kıymalı, kaşarlı gözlemelerimizi (ne
güzel gözlemeydin sen, num num…) yedik, üstüne çayımızı içtik, sohbetimizi
ettik. Nazik Hoca ve Aycan Gürbüz Hoca’mız da bize eşlik etti. Dondurmalar,
waffle’lar… Doyamadık arkadaş. Yani doyduk da, yemelere doyamadıkJ Sonra üniversitenin misafirhanesinde (4
yıldızlı otel mübarek) rahat bir uyku çektik.
Sunum saati
geldi. Tabii bende yine bir heyecan, bir heyecan (ayıptır söylemesi
powerpoint’i de unutmuşum).
Aycan ve Arif'in sunum dosyası bulma
çabaları
Arif Şen’le
sohbet eder gibi senaryodan, storyboard’tan söz ettik. Malum ikisi de işin başı
ve birbiriyle sıkı ilişki içerisinde. Bir fikrin eski unsurların yeni bileşimi
olduğunu vurgulayarak kısa film senaryosu olayına daldık. Sektörden örnekler,
kendi hikâyelerimiz derken baktık epey bir konuşmuşuz. Ardından sözü Eren
Erdoğan’a bıraktık. O da story artist’i anlattı, storyboard çizimiyle ilgili
püf noktalara değindi.
Eren Erdoğan, Nefise Abalı ve Arif Şen sunum yaparken
Sunum
öncesi öğrencilerin kısa filmlerini izledik. Filmler oldukça iyiydi.
İzlediğimiz filmleri burada anarak öğrencilerin kulaklarını çınlatmak isterim:
Merdivenler, Balon, Engelsizsiniz, Şişman, Alamet, Gelecek. Hepsinin ileride
çok iyi işler çıkaracağını düşünüyorum, ellerine sağlık. İzleyemediğimiz
filmler de oldu elbette. Bazıları (Hilal Kurbe gibi) bize ulaşıp filmlerini
yolladı, çok mutlu olduk. Sizi takip ediyoruz, haberiniz olsun.
Cenk Köksal Show
Bizim
sunumdan sonra Cenk Köksal sahneye çıktı. Sahneye çıktı diyorum, çünkü resmen
şov yaptı. Reklam yapım sürecini ve animasyon sürecini eğlenceli bir dille
aktardı. Sektörü tanımak anlamında verimli bir seminer oldu bence.
Eren Erdoğan çalışma yaparken
Ardından
Eren Erdoğan, 2 boyutlu animasyonda hareket kurgulama üzerine atölye çalışması
(workshop) yaptı. Eren’in en çok deneyerek göreceğiz demesi hoşuma gitti. Yani
çizip baktı, beğenmedi, silip bir daha yaptı. Sonuçta ilk çizgide doğru
hareketi bulmanın kolay olmadığını vurgulayarak öğrenciler için umut ışığı olduJ
DPÜ’nün güzel hocaları, sektörün fırlamalarıyla
Akşam
olunca yine şehre indik. Hep beraber yenilen güzel bir yemekten sonra yine çay
keyfine geçildi (Kütahya’da nerelerde yemek yediğimizi merak ediyorsanız bize
ulaşın, detaylarını öğrenin:) Baktık illüstrasyon âleminin babaları Evren İnce,
Ertaç Altınöz ve Murat Gül gelmiş. Bölümün hocaları da katıldı bize (Tuğrul
Ercan ve Murat Çalış da çok ilgilendi bizimle, anmasam olmaz). Acayip keyifli
bir gece geçirdik.
Kütahya’nın Kalesi
Ertesi gün
Eren ve Arif’in çok övdüğü bir konak kahvaltısı yapalım dedik, şehre indik. O
nasıl bir kahvaltıydı anlatamam. Zaten arkadaşlarım da yemek esnasında soğudu
benden, nasıl yediysem artık. Ardından yediklerimizi eritmek ve göz sefası
yapmak için Kütahya Kale’sine çıktık, gazinoda çayımızı içtik. Ardından diğer
arkadaşların sunumlarını izleyelim diye kampüse döndük.
Ertaç Altınöz sunum yaparken
Ertaç
Altınöz’ün atölye çalışmasının sonuna yetiştik. Çoğunu dinleyemesem de “Basit şeyleri sıfırdan çizip uğraşıp amelelik
yapmayın, hazır yapılmışını alın, değiştirin, sizin üretiminiz olsun” sözleri
kaldı aklımda. O zaman sanattan uzaklaşmıyor muyuz peki hocam? (Ertaç’a cevap
hakkı doğdu- bkz. sayfanın sonundaki yorumlar) Bu tamamen kolaycılığa kaçmak değil mi? (buradan yazması kolay
değil mi, orada niye söylemedin?:)
Evren İnce çalışma yaparken
Evren
İnce’nin atölye çalışmasına geldi sıra. Evren ince ince çalışmış eserinin
üzerinde. Bunca emek, bunca detay, hayran kalınası… Yaptığı çalışmayı merak
edenler için işte link: http://www.youtube.com/watch?v=MFMfFbPtJsA&feature=youtu.be
Festivali
bitirip kapanışı yaptık. Akşamına bütün festival ekibi yine toplanıp şehre
indik. Keyifli bir sohbetten sonra da şehirlerimize dağıldık.
“Animasyoncuyuz, Mutluyuz”
Festivalde
emeği geçen hocalara ve öğrencilere çok teşekkür ederim. Bizi üç günlüğüne
farklı bir dünyaya götürdüler. Animasyon Bölümü’nün öğrencileri zehir gibi…
Ellerinde portfolyoları, kafalarında soruları çıktılar karşımıza. Bize
animasyonun ve sektörün geleceğiyle ilgili umut verdiler. Umarım ileride tekrar
karşılaşırız, Cenk’in dediği gibi “ben karşılaşacağımıza eminim” (Cenk herkese
aynı cümleyi söylemiş, haberiniz olsun:)
Yazan ve
Yaşayan: Nefise Abalı
Not: Ertaç Altınöz benimle iletişime geçti. Ancak çirkin bir üslup kullanarak yazımda değişiklik yapmamı istedi. Yazımı değiştirmiyorum. Kendisi yazımdaki sözleri söylemediğini ifade etti. Etik olarak bilmenizin uygun olacağını düşündüm.
Not: Ertaç Altınöz benimle iletişime geçti. Ancak çirkin bir üslup kullanarak yazımda değişiklik yapmamı istedi. Yazımı değiştirmiyorum. Kendisi yazımdaki sözleri söylemediğini ifade etti. Etik olarak bilmenizin uygun olacağını düşündüm.
Ertaç hazır yapılmışını alın değil de zaman zaman fotoğraftan yararlanma konusunda çekingen olmayın dedi aslında.Zaten işin sonunda o aldığınız parça fotograf olmaktan çıkıyor, rengi ile biçimi ile oynamış oluyosunuz, size ait birşey oluyor ..Fotoğraf kullanımı ile ilgili sıkıntı yok=) Belki şu söylemi yanlış kalmış olabilir akıllarda : Başka bir illüstratörün bir işinden bir parçayı kesip kullanmayı doğru bulmadıgını söyledi.Ki doğru da söyledi=) Cevap hakkı Ertaç'a dogdu bana nooluyosa=))))
YanıtlaSilHımm, iyi oldu açıkladığın, benim aklımda öyle kalmamış:))
YanıtlaSilWuhuuu magazin magazin ! Geride kalmışım :/ . Orada değildim,söylenen cümleleri bilmiyorum. Ancak bir yazar ile bir çizer arasındaki iletişimsizlikten daha fazla birşey olmasa gerek :) ) Cenk te doğru demiş, bir avuç insanız şu sektorde. Görüşürüz!
YanıtlaSil